Şimdi bu topraklarda, Türk varlığını ebediyetlere kadar götürecek olan bir manevi kan mayalanmakta. Bu maya Çin seddinden Adriyatik kıyılarına kadar uzanan kültür ve medeniyetimizin hamurunu yoğurmakta. Ve hamuru yoğuran,
Türklüğün kadim savaşı.
Talas Savaşı.
Yıl 751, Türk Milletinin tarihinde bir dönüm noktası.
Bir milat…
Bir uyanış…
Bir diriliş…
Araplarla yetmiş yılı aşkın bir süredir, yaşanmış savaşların bir sonu.
644’te Hz. Osman döneminde başlayıp 950’de Ulu Hakanımız Satık Buğra Han’a kadar uzanan 300 yılık bir İslamlaşma süreci içerisinde gizlenen 70 yıl.
Tarih kitaplarında yeri olmayan karartılmış bir dönem.
Gizli tarihimizin bütün yönleriyle ele alındığı bu serüvene var mısınız?
Hayalle değil kanla örülü satırlar.
Ders kitaplarında okuyamayacağınız ikilemler ve çizgiler.
Peki Hak ile Batılı ayırmada Necaşi’nin o ince çizgisinin biz neresindeyiz?
Savaşın tam ortasında, bu kaostan bir cihan lideri doğmak üzere…
Zorlu bir birlik mücadelesi.
Bir tarafta Allah bir tarafta Gök Tengri!
Ve aşk bütün engellere karşı.
Bozkırın vahşete doymadığı, Sir Derya’nın acıyla kanıksadığı kan dondurucu bir gerçek.
Türkler kılıçla mı Müslüman oldu yoksa gönülden ikna ile mi?
İlahi bir müjde mi insanı irkilten bir vahşet mi!
70 yıllık bir gizli tarih.
Emevilerin gözünde mevalilerin (kölelerin),
Çinlilerin nazarında barbarların,
Ve tarihin bakışıyla Türklerin Uyanışı!
Bugüne kadar çok masal okudunuz. Şimdi tarihin gerçekleriyle yüzleşmeye hazır mısınız?