BİR ATA - OĞUL SAVAŞI
BİR İNANÇ MÜCADELESİ
AYDINLIK KARANLIĞA KARŞI
TUMAN HAN, METE HAN'A
ATAM OĞUZ KİTABINDAN BİR KESİT:
"Hun İmparatoru, Hun İmparatorluğu’nun
asıl kandan gelen tek veliahdına karşı savaşacaktı. Bağatur herkesi “Bir
Tengri!” ye çağırıp onları yaratıcının
yolunda savaşmaya çağırdı. Ona uyanlar ölseler bile Uçmağa varacak, karşı
çıkanlar ise tamuya atılacaktı. İnananlar asla ölmezdi.
Atası Kara
Han’ın yanından çok az bir er toplayabilmişti. Yalnız amcalarının oğulları onu
destekliyordu. Genç ve cevval ruhlar perdedarıydı. Bu savaş babaların ve
oğulların savaşıydı. Nice azlar vardı ki çoğunluğa galebe çalmıştı. ( Talut-
Calut) Şimdi de olanlar onda farklı olamazdı.
Bağatur Han
disiplinle kümelenmiş ve bölük bölük ayrılmış ordularını tek bir hedefe doğru
yönlendiriyordu. Her iki tarafta atlı süvariler başı çekiyordu. Yalnız Tuman
Han’ın ordusu darmadağınık yağmacı birliklerden oluşan akıncı ordusuydu. Karşısındaki orduyu boğacak kadar çoktular.
Lakin Bağatur’un erleri ip gibi düzenlenmiş eğitimli oldukları anlaşılan farklı
renklerdeki atlarla yönleri tayin edilmiş, çok büyük bir düzen içindeydi.
O gün bir budunun geleceği, inancın zaferi onların elindeydi. Bağatur ve
yiğitleri çoktan avlarını sürmeye başlamışlar, savaş için her an
tetikteydiler. Azdılar ama disiplinli
taviz vermez bir orduya sahipti Bağatur. İlk hareketin onlardan gelmesini
bekliyordu. Yanındaki dost ve yeğenlerine baktı. Bu savaş inanları ve
inanmayanların, oğulların ve ataların savaşıydı aynı zamanda. Yürekler buruktu.
Yanılmayı istiyorlardı. Ve yanlarında duran av için gelmiş diğer erlerinde bu
konuda duyumları olmuş, dillendirilenler inanamıyorlardı. Ama Tuman Han’ın
kuvvetleri, Bağatur’u çevrelemeye, kuşatmaya başlayınca işlerin farkına
vardılar.
Tuman Han birliklerin dört gruba ayırmış başlarında kardeşleri Küz Han, Kür Han ve Or Han vardı. Ve diğer Çinli
elçiler de ordu saflarında kendilerini belli ediyorlardı. Diğer yan da ise Bağatur ve amca çocukları Arkıl, Kayır ve
Seba vardı. Artık her şey birbirine karışmış savaş başlamıştı, kan gövdeyi
getiriyordu ve saflar sıklaşıyor kimileri Bağatur’un kimileri Tuman’ın
saflarına karışıyordu. Oğul babayı, baba oğlu vuruyordu.
Kargılar, kılıçlar kınından çekiliyor ve canlar alan ıslık sesleri
semayı dolduruyordu. Ne zaman bir el kalksa yüzlerce ıslık sesi o elin işaret
ettiği yeri dağıtıyordu. Gün biterken Bağatur’un safları artıyor, Tuman Han
gittikçe zayıf düşüyordu. Bağatur kazanmaya başlamıştı. Ve bir ses, Tuman Han
öldü diyordu. O gün bir ıslık her şeyi tersine çevirmişti. Düzen yeniden
kuruluyordu. Bağatur töreyi koyacak ve koruyacaktı. Töre kesin ve keskindi."