Sağ elini sol elinin üstüne koydu yaşlı kadın,yılların getirdiği hüzün ile.Ve çizgili battaniyesini örttü dizlerine,geçmişi örtmek kıymetlisini kem gözlerden korumak ister gibi. Sonra ansızın kaldırdı başını gökyüzüne,bulutsuz gece sadece göğü değil aklını da berraklaştırmışdı. Ve sonra nedendir bilinmez bir damla yaş aktı gözlerinden.Dahada dikleşti tekerlekli sandalyesinde,bir şeylere ben hala buradayım demek istercesine.Elleri kaydı yan sehpada ki kutuya iki genç çiftin fotoğrafını aldı.Elleri titrek.Anlamlı anlamlı baktı beyefendiye.Kaybediş mi yalnızlık mı bilinmez.Ve sonra beni fark etmiş olacak ki başladı anlatmaya.Tuttu kolumdan çekti anılara.Bir kapı önündeyiz daha doğrusu bir kapı önü gözlemekteyiz.Genç bir bey yol almaya başladı sokağın başından ve sanki bir an önce gitmek istercesine karanlık sokağı arşınlayarak yürüdü eve.Kapıyı çalınca genç bir bayan geldi aşağı ve buyur etti genç beyi.Sarılıp söyleyemese de gözlerinden belliydi duyduğu özlem.Sanki kalbi atmaktaydı yalnız onun için.
Dumanlandı
etraf,şimdi bir kahvedeyiz Gök ile deniz birbirine karışmış.Yan masada genç bey
tek başına biraz bekliyoruz, denizi izliyoruz.Huzuru ümidi ve özgürlüğü
tanımlayabilir milyonlar için milyon defa ama genç kız için tek anlamı keder
galiba çünkü biz dalmışken balık misali denize genç bey fırlatıvermiş yüzüğü
kızın üzerine.Başını eğdi genç kız ve sildi o sol gözünden akan tek bir damla
göz yaşını,usulca cebinden çıkardığı bir kaç buruşuk kağıt parayı bıraktı çay
bardağının yanına.Kalktı ve ardına dahi bakmadan yürüdü.Her adımda kalbinden
bir parça daha düşürerek.
Buğulandı
etraf.Ve bir ses yankılandı sessiz çığlıklar da keşke ah keşke kararsa
diye.Yaşlı kadın ellerimi bıraktı ve yerine koydu fotoğrafı sessizce ufka dikti
geri gözlerini.
Herkesin içinde vardır bir gideni,bir türlü
kopamadığı,uğurlayamadığı,dayanamadığı.Uğruna kendinden vazgeçtiği ve bu uğurda
her şeyini yitirdiği.Selam olsun uğurluyamadıklarımıza.Selam olsun o en tatlı
hatıralara.
R.Ç.